5 Nisan 2009 Pazar
Obama Türkiye'de
ABD Başkanı Barack Obama, resmi ziyaret çerçevesinde temaslarda bulunmak üzere Türkiye'ye geldi.ABD Başkanlık uçağı "Air Force One" ile Ankara'ya gelen Obama ve beraberindeki heyeti Esenboğa havaalanında Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy, ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, Ankara Valisi Kemal Önal, Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Mehmet Emin Alpman, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve diğer yetkililer karşıladı.Obama yarın da İstanbul'a geliyor.Trafik sıkışıp ,telefonlar kilitlenebilir deniyor yani ben öyle duydum belki derslerde iptal olur ...:P
28 Mart 2009 Cumartesi
Uçuş fobisi; titiz, mükemmeliyetçi, kontrolcü ve stresle başetme sorunları yaşayan kişilerde yaygın olarak görülüyor. Uçak kazalarından sonra TV'lerin yaptığı canlı yayınlar, fobisi olanların durumunu daha da şiddetlendiriyormuş.Uçuş fobisi mükemmeli arayan titiz insanları bulurInternational Hospital Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Ayas, uçuş fobisi hakkındaki soruları yanıtladı:* Uçuş korkusu ne zaman bir fobiye dönüşür? Uçuş korkusu insanların pek çoğunda vardır. Ancak henüz ortaya çıkmamış olabilir. Çünkü eğer bir kişinin uçağa binmesi gerekmiyorsa, o kişi uçuş fobisi olup olmadığını test edemeyebilir. Ancak bir gün uçağa binmesi gerektiğinde bu korku ile tanışabilir. Bir kişi eğer uçağa binmeden günlerce önce gerginleşmeye ve endişelenmeye başlıyorsa ya da uçağa binerken çok tedirgin oluyorsa, uçuş fobisine aday olduğu söylenebilir. Bazı kişilerde ise uçakta panikleme ve bir an önce uçaktan aşağı inme isteği biçiminde kendini gösterebilir. Bu gerginlik ve endişeler nedeniyle eğer kişi uçağa binmeyi erteliyorsa ya da binmiyorsa, bu kişinin uçuş fobisi olduğu söylenebilir.
KORKSA DA BİNİYOR
* Kişi uçmaktan çok korkuyor ama yine de biniyorsa, onunkine hastalık denir mi? Bu daha iyi bir durumdur. Birçok kişi uçaktan korkmasına rağmen uçağa binmeyi başarabilir. Ancak bir süre sonra stresli ya da türbülanslı bir uçuş sonrasında uçuş fobisi daha fazla yoğunlaşabilir ve kişinin uçağa binmesini engelleyebilir. Hiç binememe kadar olmasa da, bir rahatsızlık olarak değerlendirilebilir.
* Uçuş fobisi kimlerde görülüyor? Toplumun her kesiminde görülebilir. Ancak titiz, mükemmeliyetçi, kontrolcü ve stresle baş etmede sorunlar yaşayan kişilerde daha yaygın olarak görüyoruz. Ortalama 20-40 yaş arasında daha çok karşımıza çıkıyor
* Uçuş fobisi ilk kez uçağa binildiğinde mi olur? Yoksa sürekli uçağa binen insanlarda bir gün aniden ortaya çıkabilir mi?Her ikisi de olabilir. Bazen uçağa hiç binmemiş bir kişi uçaktan çok fazla korkabilir. Çünkü hiçbir tecrübesi yoktur. Başına nelerin gelebileceğini pek kestiremez. İkincil uçuş fobisi ise, kişinin bir süre uçak ile seyahat ettikten sonra uçuş gerilimine artık katlanamaması ve uçamaması şeklinde olmaktadır. Burada mutlaka ek etkenler aranmalıdır. Eşlik eden ek psikiyatrik bir sorun ya da stres artışına bağlı olarak uçuş korkusu gelişebilirmiş.Gazete okurken dikkatimi çektide uçaktan korkan arkadaşlar için koydum buraya çnkü ara ara şiddetli türbulanslara grdiğinde bnde korkuorum..
KORKSA DA BİNİYOR
* Kişi uçmaktan çok korkuyor ama yine de biniyorsa, onunkine hastalık denir mi? Bu daha iyi bir durumdur. Birçok kişi uçaktan korkmasına rağmen uçağa binmeyi başarabilir. Ancak bir süre sonra stresli ya da türbülanslı bir uçuş sonrasında uçuş fobisi daha fazla yoğunlaşabilir ve kişinin uçağa binmesini engelleyebilir. Hiç binememe kadar olmasa da, bir rahatsızlık olarak değerlendirilebilir.
* Uçuş fobisi kimlerde görülüyor? Toplumun her kesiminde görülebilir. Ancak titiz, mükemmeliyetçi, kontrolcü ve stresle baş etmede sorunlar yaşayan kişilerde daha yaygın olarak görüyoruz. Ortalama 20-40 yaş arasında daha çok karşımıza çıkıyor
* Uçuş fobisi ilk kez uçağa binildiğinde mi olur? Yoksa sürekli uçağa binen insanlarda bir gün aniden ortaya çıkabilir mi?Her ikisi de olabilir. Bazen uçağa hiç binmemiş bir kişi uçaktan çok fazla korkabilir. Çünkü hiçbir tecrübesi yoktur. Başına nelerin gelebileceğini pek kestiremez. İkincil uçuş fobisi ise, kişinin bir süre uçak ile seyahat ettikten sonra uçuş gerilimine artık katlanamaması ve uçamaması şeklinde olmaktadır. Burada mutlaka ek etkenler aranmalıdır. Eşlik eden ek psikiyatrik bir sorun ya da stres artışına bağlı olarak uçuş korkusu gelişebilirmiş.Gazete okurken dikkatimi çektide uçaktan korkan arkadaşlar için koydum buraya çnkü ara ara şiddetli türbulanslara grdiğinde bnde korkuorum..
22 Mart 2009 Pazar
Belleğinizi nasıl güçlendirirsiniz ?
Yaş ilerlemesine bağlı oluşan bellek kaybı, günlük yaşamda büyük sıkıntılara yol açsa da aslında önlenebilir bir rahatsızlık. Tıpkı olası yıkıcı etkilerinin önlendiği veya oluşmuş hasarın bir kısmının geriye döndürülebildiği diğer yaygın hastalıklarda olduğu gibi...
Bellek konusunda dünyaca tanınmış otoritelerden biri olan Dr. Aaron P. Nelson’ın kaleme aldığı “Belleğinizi Nasıl Güçlendirirsiniz?” adlı kitap, belleğin nasıl çalıştığını, bellek kaybı problemlerini, bunun nedenlerini ve tedavi şekillerini anlatıyor. Acıbadem Sağlık Grubu ve Optimist Yayınları’nın Harvard Tıp Okulu rehberliğinde yayımladıkları kitap, bu alanda merak ettiğiniz her türlü sorunun yanıtını içeriyor. Bellek kaybının baş müsebbipleri arasında stresin yer aldığını göz önünde bulundurursak, iş dünyasını yakından ilgilendiren bu kitapta yer verilen basit önlemlerle yaşa bağlı bellek zayıflamasına karşı mücadele edebilir, konsantre olma, bilgiyi belleğe alma ve daha sonra hatırlama yeteneğinizi geliştirebilirsiniz.
İYİ BİR BELLEĞE SAHİP OLMAK İÇİN
* Oturmayın, düzenli egzersiz yapın
* Takviye olarak vitamin alın
* İnsan içine karışın
* Mutfağınızı sağlıklı yiyeceklerle donatın
* Uykunuza dikkat edin
* Mutlaka yeni şeyler öğrenin
* Biraz alkol alın
* En küçük şeyi dert etmeyip, stresi yönetin
* Lütfen hayata bağlanın
* Laçkalıktan kurtulun, düşüncelerinizi ve hayatınızı organize edin.
* Etkili önlemlerle beyninizi darbelerden koruyun.
* Kesinlikle başarabilirsiniz! Pozitif tutumunuzu sürdürün. (:
Bellek konusunda dünyaca tanınmış otoritelerden biri olan Dr. Aaron P. Nelson’ın kaleme aldığı “Belleğinizi Nasıl Güçlendirirsiniz?” adlı kitap, belleğin nasıl çalıştığını, bellek kaybı problemlerini, bunun nedenlerini ve tedavi şekillerini anlatıyor. Acıbadem Sağlık Grubu ve Optimist Yayınları’nın Harvard Tıp Okulu rehberliğinde yayımladıkları kitap, bu alanda merak ettiğiniz her türlü sorunun yanıtını içeriyor. Bellek kaybının baş müsebbipleri arasında stresin yer aldığını göz önünde bulundurursak, iş dünyasını yakından ilgilendiren bu kitapta yer verilen basit önlemlerle yaşa bağlı bellek zayıflamasına karşı mücadele edebilir, konsantre olma, bilgiyi belleğe alma ve daha sonra hatırlama yeteneğinizi geliştirebilirsiniz.
İYİ BİR BELLEĞE SAHİP OLMAK İÇİN
* Oturmayın, düzenli egzersiz yapın
* Takviye olarak vitamin alın
* İnsan içine karışın
* Mutfağınızı sağlıklı yiyeceklerle donatın
* Uykunuza dikkat edin
* Mutlaka yeni şeyler öğrenin
* Biraz alkol alın
* En küçük şeyi dert etmeyip, stresi yönetin
* Lütfen hayata bağlanın
* Laçkalıktan kurtulun, düşüncelerinizi ve hayatınızı organize edin.
* Etkili önlemlerle beyninizi darbelerden koruyun.
* Kesinlikle başarabilirsiniz! Pozitif tutumunuzu sürdürün. (:
14 Mart 2009 Cumartesi
SADECE 3 SAAT
TCDD trenleriyle Ankara'dan Kütahya'ya yolculuk 3 saate indi. Ankara-Eskişehir hattında hizmete giren Yüksek Hızlı Tren'le (YHT) Eskişehir'e 1 saat 25 dakikada gelen yolcular, buradan Kütahya'ya raybüslerle 79 dakikada ulaştı. BENCE SÜPERRR =)))
7 Mart 2009 Cumartesi
07.03.09
Bu h.sonu izmre geldimmm :)))
hava müthişş
pztsi tekrar ist.a dönücem umarım İstnbulda sıcaktır artık üşümek istemiorm :P
hava müthişş
pztsi tekrar ist.a dönücem umarım İstnbulda sıcaktır artık üşümek istemiorm :P
2 Mart 2009 Pazartesi
KASABA'NIN TALİHİNİ DEĞİŞTİREN KEDİ: DEWEY

Basit bir kasabanın basit insanlarından ve yavru bir kediden böylesine okunası bir roman çıkması insana hem okuma cesareti veriyor hem de yazarı kıskanacak duygular salıyor…
Dewey’i iade kutusunda bulduklarında, donmak üzere olan bir kedinin bir kasabayı tamamen değiştireceğini gerçekçi bulmuyor iseniz sizi de Spencer’a davet etmek isterim diyor yazar… Vicki’nin o yoğun kütüphane temposu içerisinde bir taraftan kütüphaneyi yönetirken diğer taraftan kızı Jodi ile yaşadığı başarısız iletişiminin bir anne üzerindeki etkilerini okumaya davet ediyorum diyor yazar… Mütevazi hayatında Vicki düşüncelerini ve yaşamını okuyucusuna açtığında insana dair ne varsa, hepsini gözlemlemeye davet ediyorum diyor yazar…
Kütüphanenin personelinden başlayarak tüm müdavimlere, kütüphaneye yolu sonradan düşenlere, hakkındaki efsaneleri duyup gelenlere kadar adım adım gönülleri fetheden ve dergilerde gazetelerde boy gösteren , belgesellere bile konu olan Dewey’in hikayesini okuduğunuzda sorgulayacağınız birkaç düşünceden birinin hayvan sevgisi olduğunu görmek hiç de zor değilmiş…
Kütüphane’de Dewey ile vakit geçirirken, sokaklardaki kedilere daha bir dikkat ettiğinizi fark ettiğinizde sizdeki değişim de başlıyor demektir… Farkındalık başlıyor demektir…
Aslında kitap ne küçük kedinin şöhretini ne Vicki’nin trajik yaşamında hayata tutunuşunu, ne kütüphane müdavimlerinin gelip gitmesini anlatıyor… Kitap anı gözlemleyen insanların yaşamlarına ne katabileceklerini, aslında her canlının bir lisanı hal ile sizlerle konuştuğunu, küçük dokunuşların büyük yargıları değiştirmesini anlatıyor… Okurun, modern zamanlarda yolunun düşmediği, teknolojik değişimle evrim geçiren kütüphaneyi anlatıyormuş…
Diğer taraftan bir kütüphanenin nasıl cazibe merkezi olur sorularının cevaplarını da bulmak mümkün… Mesela Spencer’ın kütüphanesinde 4 yaşında ve daha büyük yaştaki çocuklar için uygulanan öykü saati neden kütüphanelerimizde olmasın dediğinizi göreceksiniz! Klasik filmleri kütüphanelerden CD-DVD vs olarak temin etmek hoş olmaz mıydı?Öykü saatleri ile kütüphane alışkanlığı edinmek, kütüphane kültürünü daha çocuk yaşlarda alıştıklarını görmek…Kütüphaneden alınan kitaplar için bir iade kutusu alışkanlığı geliştirerek , her an ‘aman kitap gelecek mi’ endişesi yaşamadan, sorumluluğun oluştuğunu görmek, hayvan sevgisi ve daha nicesi… Kesinlikle alıp okuycam hele birde içinde kedi olunca şahsen ben kedi hastası bir insanım :)
Dewey’i iade kutusunda bulduklarında, donmak üzere olan bir kedinin bir kasabayı tamamen değiştireceğini gerçekçi bulmuyor iseniz sizi de Spencer’a davet etmek isterim diyor yazar… Vicki’nin o yoğun kütüphane temposu içerisinde bir taraftan kütüphaneyi yönetirken diğer taraftan kızı Jodi ile yaşadığı başarısız iletişiminin bir anne üzerindeki etkilerini okumaya davet ediyorum diyor yazar… Mütevazi hayatında Vicki düşüncelerini ve yaşamını okuyucusuna açtığında insana dair ne varsa, hepsini gözlemlemeye davet ediyorum diyor yazar…
Kütüphanenin personelinden başlayarak tüm müdavimlere, kütüphaneye yolu sonradan düşenlere, hakkındaki efsaneleri duyup gelenlere kadar adım adım gönülleri fetheden ve dergilerde gazetelerde boy gösteren , belgesellere bile konu olan Dewey’in hikayesini okuduğunuzda sorgulayacağınız birkaç düşünceden birinin hayvan sevgisi olduğunu görmek hiç de zor değilmiş…
Kütüphane’de Dewey ile vakit geçirirken, sokaklardaki kedilere daha bir dikkat ettiğinizi fark ettiğinizde sizdeki değişim de başlıyor demektir… Farkındalık başlıyor demektir…
Aslında kitap ne küçük kedinin şöhretini ne Vicki’nin trajik yaşamında hayata tutunuşunu, ne kütüphane müdavimlerinin gelip gitmesini anlatıyor… Kitap anı gözlemleyen insanların yaşamlarına ne katabileceklerini, aslında her canlının bir lisanı hal ile sizlerle konuştuğunu, küçük dokunuşların büyük yargıları değiştirmesini anlatıyor… Okurun, modern zamanlarda yolunun düşmediği, teknolojik değişimle evrim geçiren kütüphaneyi anlatıyormuş…
Diğer taraftan bir kütüphanenin nasıl cazibe merkezi olur sorularının cevaplarını da bulmak mümkün… Mesela Spencer’ın kütüphanesinde 4 yaşında ve daha büyük yaştaki çocuklar için uygulanan öykü saati neden kütüphanelerimizde olmasın dediğinizi göreceksiniz! Klasik filmleri kütüphanelerden CD-DVD vs olarak temin etmek hoş olmaz mıydı?Öykü saatleri ile kütüphane alışkanlığı edinmek, kütüphane kültürünü daha çocuk yaşlarda alıştıklarını görmek…Kütüphaneden alınan kitaplar için bir iade kutusu alışkanlığı geliştirerek , her an ‘aman kitap gelecek mi’ endişesi yaşamadan, sorumluluğun oluştuğunu görmek, hayvan sevgisi ve daha nicesi… Kesinlikle alıp okuycam hele birde içinde kedi olunca şahsen ben kedi hastası bir insanım :)
22 Şubat 2009 Pazar
2.dönem
Okul açıldı ilk hafta geçti bile.Ama korkuyorum çünkü bu dönem çok zor olcak gibi TK ödevlerindende anlaşıldığı gibi inşallah hepimiz için hızlı ve bir o kadarda iyi,kolay bi dönem olur
Migrene mıknatıslı tedavi
Günümüzde insanların sık sık karşılaştıkları rahatsızlıklardan birisi olan ve şiddetli baş ağrıları biçiminde kendisini gösteren migren hastalığı için elektrikli ve mıknatıslı tedavi geliştirildi. İsveç'teki bilim dergisi Illustrerad Vetenskap'ın haberine göre, beyne ve saç köklerine elektrik yayan manyetik cihazlar ve mıknatıslar tutularak migreni tedavi devri başladı. Bu yönde çalışmalar ABD'de hız kazanırken, Avrupa'da özellikle de İsveç'te bu metod üzerinde duruluyor.Mıknatıslı yöntem sayesinde hastaların genelinde baş ağrıların dindiği belirtiliyor. Bu yöndeki testler 2006 yılından beri yapılıyor. Yöntem sayesinde migren ağrısından dolayı çalışamaz hale gelmiş olan birçok kimsenin artık işlerine dönebildiği kaydedildi. Migren Türkiye'de de yaklaşık 10 milyon kişinin, yani hemen hemen her yedi kişiden birinin hayatını zehir ediyor. Tek ya da nadiren çift taraflı baş ağrısıyla kendini gösteren migren daha çok erişkin hastalarda ve 25 ile 45 yaşları arasında görülüyormuş duyduğuma göre...
10 Şubat 2009 Salı
BAŞUCUMDA MÜZİK
''Eğer,hayatınızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca o iki
şeyden birini seçmek isterdim.Biri ,o çocukluğun bahçesindekş ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken... Öteki,bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün...
Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu.Ama aslında bu kdr basitti işte:
Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın.''
KÜRŞAT BAŞAR
*İşte size kitabın arkasında yazanları yazdım.Eminim ki birçoğunuz bu kitabı okumuştur.Ancak okumayanlar varsa kesinlikle tavsiye ediyorum daha bitirmedim ama okurken kendimi kaptırdığım kesin :) çok güsel bir aşk öyküsünü anlatıyor ve en ilgincide Kürşat Başar erkek olmasına rağmen kadın ağzından yazmış bu kitabı,tebrikler diyorum... :)
şeyden birini seçmek isterdim.Biri ,o çocukluğun bahçesindekş ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken... Öteki,bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün...
Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu.Ama aslında bu kdr basitti işte:
Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın.''
KÜRŞAT BAŞAR
*İşte size kitabın arkasında yazanları yazdım.Eminim ki birçoğunuz bu kitabı okumuştur.Ancak okumayanlar varsa kesinlikle tavsiye ediyorum daha bitirmedim ama okurken kendimi kaptırdığım kesin :) çok güsel bir aşk öyküsünü anlatıyor ve en ilgincide Kürşat Başar erkek olmasına rağmen kadın ağzından yazmış bu kitabı,tebrikler diyorum... :)
3 Şubat 2009 Salı
GÜZ SANCISI
1955 yılı güz mevsimine doğru yol alırken, Beyoğlu'nun ışıltılı güzelliğinin üstüne Türkiye'nin gerginleşen siyasi ortamının gölgeleri düşmeye başlamıştır. Antakya'daki güçlü nüfuzu yüzünden DP'nin yakından ilgilendiği, babasının tek oğlu olan Behçet, İstanbul'da Hukuk Fakültesi'nde asistanlık yaparken, yetiştiriliş tarzı ve babasının etkili kimliğinin gölgesinde marjinal düşüncelere doğru sürüklenmektedir.Behçet'i sürüklendiği yolda tökezleten tek şey, oturduğu dairenin karşısındaki bir başka dairenin penceresinde gizlice izlediği kadın olacaktır. Behçet tarafından izlendiğini bilen bu kadın Elena'dır. Elena, Beyoğlu'nun kozmopolit güzelliğini oluşturan eşsiz parçalardan biridir. Genç kadın, kendisi de eski bir fahişe olan babaannesi tarafından, üst düzey bürokratlara sunulan çocuk ruhlu hala oyuncak bebekleriyle oynayan bir fahişedir. Babaanne ile torun arasında, yaşadıkları toplumda gayrimüslim olmanın getirdiği dayanışmanın ötesinde, gizemli bir bağımlılık ilişkisi vardır.
Gayrimüslimleri taraf olarak belirleyen ve günden güne coşan siyasi dalgaların ortasında, Elena ile Behçet arasındaki karşı konulmaz aşk, kendini savunmaya çalışmaktadır. İki genç, aşkın topraklarında 'aynı', yaşadıkları ülkenin topraklarında 'farklı' taraflardadırlar. Behçet, militan bir kalemin günbegün koyulaşan renklerle çizdiği politik çizgide yürürken; attığı her adım onu, düşman uyruğundaki Elena'dan, yani aşktan biraz daha uzaklaştırmaktadır. Elena ise, babaannesinin ona biçtiği, çıkışı olmayan yazgının duvarlarını Behçet'e duyduğu aşkla zorlarken, başka bir çıkışsız yazgının; sevgilisini teslim alan marjinal siyasetin duvarlarına çarpacaktır...
Kesinlikle izlenmesini tavsiye ediyorum sonu biraz acıklı olsada ...
Gayrimüslimleri taraf olarak belirleyen ve günden güne coşan siyasi dalgaların ortasında, Elena ile Behçet arasındaki karşı konulmaz aşk, kendini savunmaya çalışmaktadır. İki genç, aşkın topraklarında 'aynı', yaşadıkları ülkenin topraklarında 'farklı' taraflardadırlar. Behçet, militan bir kalemin günbegün koyulaşan renklerle çizdiği politik çizgide yürürken; attığı her adım onu, düşman uyruğundaki Elena'dan, yani aşktan biraz daha uzaklaştırmaktadır. Elena ise, babaannesinin ona biçtiği, çıkışı olmayan yazgının duvarlarını Behçet'e duyduğu aşkla zorlarken, başka bir çıkışsız yazgının; sevgilisini teslim alan marjinal siyasetin duvarlarına çarpacaktır...
Kesinlikle izlenmesini tavsiye ediyorum sonu biraz acıklı olsada ...
30 Ocak 2009 Cuma
Krizzz Bitsin Artık
Küresel ekonomik krizin etkisiyle işten çıkarmalar hız kesmiyor. İşte bugünkü bilanço.....
Japon elektronik devi NEC 20 bin, tıbbi ürünler şirketi AstraZeneca 6 bin, elektronik üreticisi Hitachi 7 bin, uçak üreticisi Cessna 2 bin, Londra metrosunu işleten London Underground bin kişiyi işten çıkaracak.Tokyo merkezli elektronik üreticisi NEC, yeniden yapılanma planının parçası olarak gelecek 2 yılda 895 milyon dolar tasarruf sağlayabilmek için dünya genelinde en az 20 bin kişiyi işten çıkarmayı planladığını duyurdu.Şirket, 2007 yılı Ekim-Aralık döneminde 5,2 milyar yen olan net zararın geçen yıl Ekim-Aralık döneminde 130 milyar yene (1,46 milyar dolar) çıktığını bildirdi.NEC, Mart ayında sona erecek mali yılda zarar bekliyor.Çok Yazıkk ...=(
Japon elektronik devi NEC 20 bin, tıbbi ürünler şirketi AstraZeneca 6 bin, elektronik üreticisi Hitachi 7 bin, uçak üreticisi Cessna 2 bin, Londra metrosunu işleten London Underground bin kişiyi işten çıkaracak.Tokyo merkezli elektronik üreticisi NEC, yeniden yapılanma planının parçası olarak gelecek 2 yılda 895 milyon dolar tasarruf sağlayabilmek için dünya genelinde en az 20 bin kişiyi işten çıkarmayı planladığını duyurdu.Şirket, 2007 yılı Ekim-Aralık döneminde 5,2 milyar yen olan net zararın geçen yıl Ekim-Aralık döneminde 130 milyar yene (1,46 milyar dolar) çıktığını bildirdi.NEC, Mart ayında sona erecek mali yılda zarar bekliyor.Çok Yazıkk ...=(
24 Ocak 2009 Cumartesi
4 Korumayla geldii

Victoria's Secret'ın Brezilyalı ünlü mankeni Adriana Lima, Acun Ilıcalı'nın "Var mısın Yok musun" yarışmasına katılmak üzere dün İstanbul'a geldi. İkisi kadın dört korumayla gelen 27 yaşındaki güzel, konaklamak üzere Beşiktaş'taki Four Seasons Otel'e gitti. Bugün yapılacak basın toplantısının ardından çekimler için stüdyoya girecek olan Adriana Lima'nın yarışacağı program pazar günü yayınlanacak...
21 Ocak 2009 Çarşamba
Bak Şu Bebeğe !
Kanada'da, telefonla oynarken yanlışlıkla 911 acil yardım hattını arayan 11 aylık bir bebek, evde marihuana yetiştiren babasının gözaltına alınmasına neden oldu.Polis yetkilileri, ülkenin batısındaki Vancouver kentinin banliyösü White Rock'dan bir çağrı aldıklarını, ancak telefon eden kişinin hiç konuşmadığını söylediler.Aramanın yapıldığı eve giden polis memurlarından Janelle Canning, ''Baba, bizi görünce çok şaşırdı ve polisi aramadığını söyledi'' dedi.Polisler, daha sonra eve girerek 11 aylık bebeğin kablosuz telefonun tuşlarına rastgele bastığını ve bu sırada 911'i aradığını farkettiler. Polisler, eve girdikleri sırada evdeki 2 odada marihuana yetiştirildiğini gördüler ve 500'e yakın marihuana bitkisi buldular.Bebeğin 29 yaşındaki babası gözaltına alındı ve hakkında uyuşturucu madde ürettiği gerekçesiyle dava açıldı. Şanssız baba, nisan ayında mahkemeye çıkacak.Allahın sopası yok diye buna denir sanırımm :))
13 Ocak 2009 Salı
fifa world player 2008
12 Ocak 2009 Pazartesi
Galatasaray Altay'ı 5 dakikada bitirdi
8 ocak yani geçtiğimiz perşembe günü İzmir'de Galatasaray-Altay maçı vardı. Bende gittim tabii ki bir galatasaraylı olarak :) Görülmeye değer bir maçtı.Altay Galatasarayı baya zorladı ve Galatasaray Şehmuz'un golüyle ilk yarıyı 1-0 yenik kapadı. Son 10 dakikada önce Baros penaltı kaçırdı, sonra Yaser beraberliği sağladı. Baros takımının galibiyet golünü atarak kendini affetirdi :)) 2-1 yenmiş olduk.Tabi İzmirli olarak İzmir takımının değilde İstanbul takımının tribününde oturmak biraz ilginç değil mi ?? :) Ama maçta oynayan takım Karşıyaka- Galatasaray olsaydı işler değişirdi baya fanatik bi Karşıyakalıyım çünkü :))
8 Ocak 2009 Perşembe
Hadise-DumTekTek Eurovision 2009 !
Baby you’re perfect for me
you are my gift from heaven
this is the greatest story of all times
we met in like in a movie so meant to last forever and what you’re doing to me feels so fine
angel I wake up and live my dreams endlessly crazy for you
can you feel the rhythm in my heart the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute feels like there’s no way back
baby i read all answers in your exotic movements
you are the greatest dancer of all times
you make me feel so special no one can kiss like you do
as it is your profession feel so fine
angel i wake up and live my dreams endlessly crazy for you
can you feel the rhythm in my heart the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute feels like there’s no way back
always out it like there’s no minute feels like Düm Tek Tek
GO TURKEYYY GOOO !!! (:
you are my gift from heaven
this is the greatest story of all times
we met in like in a movie so meant to last forever and what you’re doing to me feels so fine
angel I wake up and live my dreams endlessly crazy for you
can you feel the rhythm in my heart the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute feels like there’s no way back
baby i read all answers in your exotic movements
you are the greatest dancer of all times
you make me feel so special no one can kiss like you do
as it is your profession feel so fine
angel i wake up and live my dreams endlessly crazy for you
can you feel the rhythm in my heart the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute feels like there’s no way back
always out it like there’s no minute feels like Düm Tek Tek
GO TURKEYYY GOOO !!! (:
4 Ocak 2009 Pazar
2009, mobil hızlı internet ve enerji tasarrufu yılı olacak
Dijital fotoğraf makineleri, mini hafıza kartları ve dizüstü bilgisayarlar mobil hızlı internet 3N teknolojisi ile tanışacak. İki parmak kalınlığındaki OLED TV'ler daha az enerji tüketecek..
Teknoloji dünyası 2008 yılını yeni iPhone 3G, mini dizüstü bilgisayarlar, facebook, cihaz ve internet servisleri ile tanıştığı yıl olarak hatırlayacak. 2009 yılında tasarruf ve internetle daha çok buluşan servis ve cihazlar olarak. Enerji fiyatlarındaki artış,mobil hızlı internetin yaygınlaşması tasarruflu ürün ve video içeriğin kullanımını artıracağı tahmin ediliyor. Her yıl ocak ayının ikinci haftası Las Vegas'ta tüketici elektroniği piyasasının buluştuğu CES (Consumer Elektronic Show) fuarında bu mobil internet çözümleri ve enerji tasarrufu sağlayan yeşil teknolojiler dikkat çekiyor.
ANINDA ÇEVİRİ
2009'da daha fazla cihaz internete bağlanacak. Mini hafıza kartları, dijital fotoğraf makineleri internet ile daha çok buluşacak. Cep telefonundan anında çeviri hizmeti devreye girecek. Öncelikle basit iş görüşmelerinde İngilizce İspanyolca gibi basit sesli çeviri hizmeti sunan yazılımlar devreye girecek. Böylece teknolojinin iletişim konusunda önemli çözüm getirecek. İnce ekran televizyon yarışı yerini hem ince hem daha az enerji tüketen televizyona bırakacak.
Teknoloji dünyası 2008 yılını yeni iPhone 3G, mini dizüstü bilgisayarlar, facebook, cihaz ve internet servisleri ile tanıştığı yıl olarak hatırlayacak. 2009 yılında tasarruf ve internetle daha çok buluşan servis ve cihazlar olarak. Enerji fiyatlarındaki artış,mobil hızlı internetin yaygınlaşması tasarruflu ürün ve video içeriğin kullanımını artıracağı tahmin ediliyor. Her yıl ocak ayının ikinci haftası Las Vegas'ta tüketici elektroniği piyasasının buluştuğu CES (Consumer Elektronic Show) fuarında bu mobil internet çözümleri ve enerji tasarrufu sağlayan yeşil teknolojiler dikkat çekiyor.
ANINDA ÇEVİRİ
2009'da daha fazla cihaz internete bağlanacak. Mini hafıza kartları, dijital fotoğraf makineleri internet ile daha çok buluşacak. Cep telefonundan anında çeviri hizmeti devreye girecek. Öncelikle basit iş görüşmelerinde İngilizce İspanyolca gibi basit sesli çeviri hizmeti sunan yazılımlar devreye girecek. Böylece teknolojinin iletişim konusunda önemli çözüm getirecek. İnce ekran televizyon yarışı yerini hem ince hem daha az enerji tüketen televizyona bırakacak.
izmir ...
Hergünüm okadar hızlı geçiyor ki... Bu hafta full exchange (brezilyalı-meksikalı) arkadaşlarımla beraberdim.Latin oldukları için çok eğlenceliler ve onlarlayken ispanyolca pratik yapıyorum bu çok iyi oluyor :) yılbaşındada arkadaşımın evindeydik aslında sakin bir yılbaşıydı ama biz yinede eğlendik gece çıkıp dolaştık arabyla falan değişik bi yılbaşıydı çünkü her sene çok hareketli geçiyor mesela geçen sene meksikada plajdaydım :)) oda unutulmazdı ama bazen böle sakinlikte iyi oluyor :)) umarım herkesn yeni yılı güzel geçmiştir ...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)